Hoppala

-
Aa
+
a
a
a

23 Eylül 2005Güneri Cıvaoğlu

Orhan Pamuk davasına bir de -açıklanan konuşmacılarla aynı görüşleri paylaşmasak bile- Ermeni Konferansı'nın 4. İdare Mahkemesi'nce ertelenme kararı eklendi.Böylece AB sürecine bir soru işareti daha... Her şey karışıyor................Türkiye'nin bilinen göstergeleri tekliyor.Belki başka "işaretler" olabilir.Örneğin... Türkiye'ye yabancı sermaye girişi bir yılda, geride kalan 20 yılın rakamlarını katlıyor.Türkiye bölünmenin, bir iç savaşın, mezhep ve etnisite çatışmalarının coğrafyası olacaksa, Yugoslavya modelinin klonlanmışı üretiliyorsa, "ürkeklik" bağlamında kuşlarla akraba olan para neden geliyor?Sadece, borsaya akan ve bir günde geri çekilme olasılığı bulunan "sıcak para" değil... Reel sektöre yatırım yapan para bu.Özelleştirme, bankalara ortaklık, sanayi kuruluşları, yabancı sermaye için "çekim merkezi" oluşturdu.Geçmiş yılların Lübnan yazgısını yaşayacağı iddia edilen bir ülkeye ve onun ekonomisine uzun vadeli/kalıcı yabancı sermaye girişi mümkün mü?Siyasi istikrar ile ekonominin güvenilirliği Siyamlı yapışık ikizler gibidir.Birincisi sağlıklı değilse, ikincisi de hastalıklıdır. O halde uluslararası politikanın odak noktalarıyla -hiç kuşkusuz- dirsek temasındaki büyük finans gruplarında, Türkiye sağlık "çekap"ından geçmiş olmalı.Yoksa... Şu manzarada, paranın Türkiye'ye gelmesi için birilerinin macera tutkunu olmaları gerek..................Manzaraya bir bakalım....................3 Ekim'de AB ile görüşmelerin başlamasına gün sayılıyor. 3 Ekim'de taraflar arasında nişan takılacak.Hayat boyu beraberliğin çok güzel olması gereken bir özel günü...Oysa... Sanki "kerhen" bir beraberlik."Çerçeve Belge"ye bu nişanlılığın evliliğe gitmeyebileceği, nikâhsız yaşamın da olabileceği, eğer AB tarafı ileride kendini hazır hissetmezse nişanın bozulabileceği gibi hükümler sokuşturma çabaları var. Diğer hangi üye ülke böyle bir "zoraki nikâh" havasında AB eşiğinden içeri alındı?Her şey bir yana, 70 milyon nüfuslu Türkiye'nin 46 yıllık AB yolculuğunu, sadece 750 bin nüfuslu Kıbrıs Adası'nın güney yarısına raptiyeyle iliştirilmiş ve AB'ye sadece 1 yıllık üye Kıbrıs bile durdurabilecek.Türkiye'nin AB'ye üyeliği ile birlikte oluşacak yeni süreç nedeniyle yabancı sermaye giriyorsa, doğrusu bizim bilmediğimiz bir şeyler görüyor olmalılar.................Türkiye nüfusunun üçte birini oluşturan Kürtleri temsil iddiasıyla bir grup, günde en az iki cinayet işliyor... Bombalar, mayınlar patlatıyor... Aynı iddiadaki bir diğer grup, Iraklı Kürt lider Barzani ile dirsek temasında "federasyon" istemiyle TBMM'ye başvuruyor, AB merkezinde "muhatap" alınıyor."Yugoslavyalaştırılma" etiketi altında "bölme/bölünme" tezgâhları apaçık ortada...Elbette kimse "Buyurun, alın efendiler" diyecek değil. Ama... Bu azgınlığın sonu iyi gelmez.Yabancı sermaye acaba "mazoşist" mi?Yani... Kendine eziyet etmekten hoşlanan bir "mazo-para" birimi mi oluştu?Yoksa... Biz mi "paranoya" içindeyiz?Yabancı sermaye belki de bizim bilmediğimiz bir şeyler mi görüyor, biliyor?................Siyasi istikrar, iktidarın sağlamlığına göbek bağıyla ilişkilidir.Bu iktidarın başındakiler için artık uluorta "gidişiniz yüce divanlık" söylemleri gazete manşetlerinde ve TV ekranlarında...Yabancı sermaye neden geliyor?Hadi Galataport gibi bazı "özel/güzel" sarmalanmış, gizlenmiş parçalar ballı koşullarla kapatılıyor, ama ya diğer özelleştirme ihalelerinde dudak uçuklatan rakamlarla "peşin" ödemeler?Bankaların, fabrikaların kül yutmaz, kurt patronlarından müthiş fiyatlarla satın alınan hisseler?Yabancı sermaye bir şeyler mi biliyor...................Böyle bir manzarada alıştığımız şeyler döviz fiyatlarının "tepe" yapması, yabancı paranın kaçmasıdır... Enflasyonun yükselmesidir...Bunların hepsinin tersi oluyor.Neden?Yoksa... Biz AB'ye uyum sürecini "teftiş fırçası" kafasıyla ve "makyaj" yaparken, aslında farkında olmadan gerçekten adam gibi bir demokrasi mi oluşturuyoruz?[email protected]

http://www.milliyet.com.tr/2005/09/23/yazar/civaoglu.html